Sağlık Müdürlüğünden Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı Mesajı

İlk Yayın: 4 Ekim 2024 – Güncelleme: 4 Ekim 2024 23:37

Her yıl Ekim ayında düzenlenen “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” nedeniyle Anamur sağlık müdürlüğü açıklama yaptı.
İlçe sağlık müdürlüğü tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Meme kanseri, dünyada, kadınlarda en sık gözlenen kanser türüdür. Hatalığın ailesel geçişinin gösterilmesine rağmen, çoğu hastanın hastalığının nedeni bilinmemektedir. Yani kadınların çoğu meme kanseri için risk taşımaktadır. Bu riskten dolayı, hastalığın erken teşhisi için, hastanın ve sağlık çalışanının uyanık olması gerekmektedir. Bir şeyi fark etmenin yolu, karşımızdaki şeyi tanımaktan/bilmekten geçmektedir. Kadın olarak, meme kanserinin belirtilerini anlamamız için, önce hangi belirtilerle ortaya çıkıyor kısaca onlardan söz etmek gerekir.
Meme kanseri olan kadınlar hangi bulgularla/belirtilerle hekime başvurmaktadır? Bu bağlamda, en sık başvuru nedeni, memede kitle fark edilmesidir. Kitle çoğu zaman lastik veya daha sert kıvamda olur. Genellikle ağrısızdır, ancak çevre dokuya doğru ilerlemesi nedeniyle hareketsiz ya da az hareketli olmaktadır. Hastaları hekime getiren diğer bulgular ise; meme başında çekinti, meme başı akıntısı (kanlı olabilir), her iki meme arasında asimetri, koltuk altında beze, meme cildinde değişiklikler (kızarıklık, mercimek tanesi gibi küçük nodüllerin ele gelmesi vb.), memenin portakal kabuğu gibi görünmesi olabilecek diğer bulgulardır. İkinci saydığım bulgular çoğu zaman ileri hastalığa işaret eden belirtilerdir, bu bulgular gelişmeden, memedeki kitleyi erken fark etmek hastalığın tüm gidişatını değiştirebilir.
Memedeki kitleyi nasıl erken fark edebiliriz? Burada en temel şey memenin, adetin 8.-12. günlerinde muayene edilmesidir. Bu muayene hastanın kendi kendine muayenesi ya da sağlık çalışanı tarafından yapılması şeklindedir. Öneri her ay kadının kendi kendine muayenesi, yılda bir defa da hekimin muayenesidir. Kendi kendine meme muayenesinde; önce kadın, ayakta, bedenin üst tarafı soyulmuş bir şekilde, kollar yanda ayna karşısına geçer ve her iki memenin şeklini inceler. Memelerde şekil değişikliği, asimetri var mı? Cilt renginde değişiklik var mı? Gibi sorulara yanıt aranır. Sonra koltuk altında şişkinlik olup olmadığına bakılması gerekir. Ayrıca ayakta iken meme başının çekilme, akıntı, inatçı kaşıntı var mı kontrol edilmesi gerekmektedir. Muayenenin ikinci aşamasında kadının sırt üstü uzanıp eli ile memesini kontrol etmesidir. Burada aranacak şey ise memede kitle olup olmadığıdır. Bu kısımdaki muayene, elin 3 orta parmağının yastık bölümleriyle dairesel hareket çizerek memenin tüm kısımlarının kontrol edilmesi şeklinde yapılmaktadır. Kendi kendine muayene internette, özellikle meme kanseri derneklerinin sayfalarında görselleriyle birlikte ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Muayene sırasında o sayfalardan destek alabilirsiniz.
Sağlık kuruluşları kadınları bu konuda tek başına bırakmamıştır. Sağlık Bakanlığı ülkemizin her yerinde KETEM (Kanser Erken Teşhis, Tarama Eğitim Merkezi) merkezleri kurmuştur. Bu merkezlerde 45 yaş ve üzeri olan kadınlara en az yılda bir kez meme muayenesi ve tarama mamografisi yapmaktadır. Bu merkezlerle irtibat halinde olmanız erken teşhis açısından önemli olacaktır. Özellikle ailesinde meme kanseri hikâyesi olan kadınların tarama programına daha erken katılması iyi olacaktır. Genç kadınlarda meme dokusunun yoğun olması nedeniyle tarama mamografisi teşhiste zayıf kalabilir. Bu kadınlarda meme USG’si (ultrasound) veya meme MR’ı (magnetik rezonans) daha iyi olabilir.
Bu noktada kadınların dikkat etmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Ayrıca size konuyla ilgili bir takım önerilerde de bulunmak istiyorum. Dikkat edilmesi gereken ilk husus, bana göre en önemlisi; her konuda bilgi sahibi olduğunu düşünen, çoğu zaman çevresindeki insanları yanlış yönlendiren insanların dinlenmesidir. Toplumumuzda ne yazık ki bilgi sahibi olmayan bazı kişiler, uzmanlardan daha iyi bildiğini zannederler ve parlak fikirleri ile kişilerin kafalarını karıştırırlar. Sonuçta da bu kişilerin yanlış karar almalarına sebep olurlar. Bu kişiler yerine konunun uzmanını dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Bazı kişilerde, meme kanseri ya da herhangi bir kanseri olan yakınlarının başına gelenleri örnek vererek kafa karışıklığına yol açarlar. Tıpta bir söz vardır ‘hastalık yoktur, hasta vardır’. Yani her hasta kendine özgüdür. Her hastanın hastalığının gidişatı farklıdır. Hastalığa, tek başına ‘meme kanseri’ desek de, bu hastalık sadece bir hastalık değildir. Her hasta, farklı moleküler yapısıyla farklı gidişat sergilemektedir. Neticede siz siz olun, hastalığa yakalandığınızda diğer meme kanseri hastalarıyla kendinizi karşılaştırmayınız.
Dikkat etmeniz gereken başka bir hususta, meme kanseri olurum korkusu’dur. İnsanlar hastalığa yakalanma korkusu yaşıyorsa, hastalığın belirtilerini göz ardı etme eğilimine girmektedir. ‘Yılanın başını küçükken ezeceksin’ deyimi bu hastalık içinde geçerlidir. Hastalığı ne kadar erken tanırsak o kadar baş etmemiz kolaylaşacaktır. Erken teşhis edilen meme kanserinde ağır tedavilere gerek olmadan hastalığı yenmek söz konusu olabilir. Unutmayın, korkuları yenip daha akılcı yaklaşımlarla erken teşhisi kolaylaştırmak sizin elinizdedir. Hastalanmaktan korkmayın geç kalmaktan korkun.
Uyarmak istediğim bir konu daha var. O da teşhis konulduktan sonra şehrimiz dışında başka şehirlerdeki merkezlere gitme merakı. Artık, bilgiye, teknolojiye ulaşmak o kadar kolay ki. İyi teknolojik cihazlara ulaşmak için kilometreler kat etmeniz gerekmez. Siz bilmeseniz de yanı başınızdaki merkezde zannettiğinizden daha iyi cihazlar olabilir. İyi bir sağlık hizmeti alabilmek için illaki çok lüks ortamların olması gerekmemektedir. Şunu unutmayın ki, meme kanseri nedeniyle kemoterapi, radyoterapi gibi uzun soluklu tedavilerin uygulanması, en kolay hastaların evine yakın merkezlerde olmaktadır.
Tüm kadınlar, her ay kendi kendimize meme muayenemizi yapalım, 45 yaşından sonra her yıl mamografimizi çektirelim, yılda bir defa uzmana meme muayenemizi de yaptıralım, mememizdeki değişiklikler konusunda uyanık olalım (unutmayalım kanser için vücudumuzda en riskli organ meme), birinci derece akrabamızda meme kanseri varsa tarama programına daha erken katılalım ve hep beraber hastalığı erken tanıyıp, sevdiklerimizle birlikte daha sağlıklı, daha uzun yaşayalım. Unutmayın sizler yalnız değilsiniz….”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu